Cennet Mi Cehennem Mi?
Cennet ve cehennem; uzaklarda aramanız
gereken bir mekan değil; içinizde var olan bakış açısıdır. Hepimizin kendine
gerçekten şu soruyu sormasını istiyorum: Yaşadığım hayat cennet mi cehennem mi?
Benim cevabım kesinlikle cennet! Umarım sizin cevabınız da budur veya artık
bu olur. Çünkü yaşadığımız hayat bizim olaylara bakış açımıza dayanıyor.
Pozitif veya negatif hatta nötr birisi olmak doğuştan gelen bir şey değil!
Doğduğumuz andan itibaren bizi yetiştiren insanlardan tutun da yaşadığımız
toplum dahil; bakış açımız, pozitif veya negatif bir birey olmamızı
etkiliyor. Düşünce yapımıza, inancımıza, yaşam tarzımıza, doğrularımıza ve
yanlışlarımıza etki edip bizi şekillendiriyor.
Umutsuzluğa kapılmayın. Hayatta olduğunuz sürece hiçbir şey için GEÇ
değildir. Yeter ki içinizdeki cennetten vazgeçmeyin. Ve Mahatma Gandi'ye kulak
verin:
“Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere
dönüşür…
Düşüncelerinize dikkat
edin; duygularınıza dönüşür…
Duygularınıza dikkat
edin; davranışlarınıza dönüşür…
Davranışlarınıza
dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür…
Alışkanlıklarınıza
dikkat edin; değerlerinize dönüşür…
Değerlerinize dikkat
edin; karakterinize dönüşür…
Karakterinize dikkat edin; kaderinize
dönüşür…”
1-) Şu andan itibaren söylediklerimizin
pozitif şeyler olmasına dikkat etmeye başlayalım. Aklımıza, herhangi bir durumda olumsuz bir söz
geldiğinde kendimizi tutup, kendimizi bu olumsuz sözü söylemek isteyip
istemediğimizi düşünmeye itelim. Bunu sabırla yapmaya devam edersek emin olun
hayatımızda bir çok şey olumlu yönde değişmeye başlayacaktır. Hatta insanlarla
ilişkilerimiz hiç olmadığı kadar güzel olur ve kendimizi daha huzurlu
hissetmeye başlarız.
2-) Gülümseyin! Sadece tanıdığımız insanlara değil, herkese selam verelim ve
tebessümümüzü asla eksik etmeyelim. Mesela, hiç tanımadığımız ama her gün
karşılaştığımız karşı komşumuza, sürekli gittiğimiz marketteki kasiyere,
metroda yanına oturduğumuz kişilere, asansörde karşılaştığımız insanlara
"Selam!" verelim artık! Bu bir süre sonra bizde alışkanlık
haline geldiğinde kimyamızın bile nasıl değiştiğini fark edeceğiz.
3-) Mesafe, iyidir. Herkesle arkadaş olmak,
görüşmek veya konuşmak zorunda değiliz. Bizi sadece olumsuzluğa iten, dibe
çeken, ruh halimizi mutsuzluğa sürükleyen veya hoşlanmadığımız konulara maruz
bırakan insanlarla aramıza biraz mesafe koymak iyi gelecektir. Çünkü farkında
olmasak da bizim düşüncelerimizi, bakış açımızı yani hayatımızı kökten
etkiliyorlar. Daha huzurlu bir hayatın en temel felsefesi; az eşya, az insan
değil midir?
4-) Fazlalıklardan kurtulmamızın
vakti, yarın değil bugün! Erteleyip durduk hep ama farkında
olmadan sırtımızda taşıdık onları yük gibi. Giymediğimiz kıyafetler,
kullanmadığımız eşyalar, ayakkabılar vs. hepsi bir yük bize fark etmesek de.
Bir yerden başlamamız lazım ve minimum ne kadar eşya ile idare edebiliyorsak
belirleyip uygulamamız lazım. Mesela kullanmadığımız ama hala kullanılabilir
eşyalarımızı ihtiyaç sahipleri için belediyeye veya her hangi bir kuruluşa
verebiliriz, etrafımızdakilere hediye edebiliriz veya başka türlü bir alanda
kullanmak için değerlendirebiliriz. Hiçbir işe yaramayan bir yığın olmaktan
kurtarabiliriz onları. Bizim hiç ihtiyacımız olmayabilir ama bir başkasının çok
ihtiyacı olabilir. İnsanı en mutlu eden şey, birini mutlu etmek değil midir?
Bu listeyi özellikle kısa tutuyorum
çünkü bunu sadece bir bakış açısı olarak paylaşmak istedim sizlerle. Belki bir
çoğumuz cennet ve cehennemi ölünce gideceği birer mekan olarak görüyor ama
değil. Bu dünyada cenneti ve/veya cehennemi göremeyen, yaşayamayan,
hissedemeyen biri öbür dünyada nasıl görebilir, yaşayabilir veya hissedebilir?
Gelin, biz içimizdeki cenneti keşfedelim. Yaşadığımız hayatın bir cennet
olduğunu fark edelim. Ölmeden önce, yaşayalım. Cehennem gözlüğümüzü
hayatımızdan çıkarıp cennet gözlüğümüzle bakalım yaşamımıza. Yalnız; umudumuzu
yitirmeyelim, inandığımız şeyler uğruna mücadele edelim, hayallerimizi
gerçekleştirmek için bir adım atalım artık.
Hayat; kısa yahut uzun. Bilmiyoruz.
Bir dakika sonrasını bilmiyoruz. Tek bildiğimiz ve tek elimiz de ol'an, şu AN.
Neden bir cennet gibi yaşanmasın şu AN ?
Sevgiler...
Güzel bir konu. Bu cennet/cehennem olayı bana kalırsa kişinin olaylara bakış açısıyla ilgili. Genişlik ya da gamsızlık desem yavan kalır sanırım. Hayat kısa ve her daim bardağın dolu tarafına bakmak gerek diye düşünüyorum.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Kesinlikle, biz nasıl bakarsak her şey o yönde olur. Umarım hayatımız cennet olur. Sevgiler.
Silşu hayatta güllük gülistanlık yaşıyorsan cennettesin, eğer köt günler geçiriyorsan cehennemdesin.
YanıtlaSilben böyle bakıyorum
Hayatta, başımıza gelen her türlü olayı nasıl karşıladığımıza göre değişir diye düşünüyorum.
SilHayatımızda, hiçbir sorun yokken teşekkür etmek aklımıza gelmiyor ama en ufak bir hastalıkta şikayet etmek geliyor. Her şeye sevgiyle kucak açabilirsek, cennet olacağına inanıyorum.
Teşekkürler.
Zaten hayatın yönlendirmeleri bizim bakış açımızı şekillendirmiyor mu? Pozitif bakmak için, pozitif bir yaşama sahip olmak gerekir.
YanıtlaSilPozitif bir yaşama sahip olmak için pozitif bakmak gerekir aslında.
SilBakış açımızı değiştirmek bizim ellerimizde, ne halde olursak olalım bunu iyiye yönlendirmek istersek, inanırsak başarabiliriz.
Sevgiler...
Cennet Cehenmeni buraya ben uyarlamıyorum. Sadece Mutluluk veya mutsuzluk diye ayırıyorum Bunun dışında Diğer seçimler her birini bize ait ve bizim istediğimiz şekilde yön verdiğimizi düşünüyorum. Bunun yanı sıra İlk birey ben ne istiyorum bilmeli Ona odaklanmalı. En büyük sorunumuz Özgürmüş gibi gözüküp hep müş gibi yaşamak sonrası mutsuzluk ve ben nerede hata yapıyorum sonuçlarını doğuruyor. Birey iş,çevre,aile durumlarında bile çok fazla yaptırım ve hep aynı normlarda beklenildiğinden o kalıp içersine bir türlü çıkamıyor Çıksa asi oluyor. Bakış açınız farklı ve güzel alınması gereken yerleri Bilgi haneme attım teşekkür ederim :).....
YanıtlaSilDeğerli yorumunuz, duygu ve düşüncelerinizi paylaştığınız için teşekkür ederim. Bir şeyler düşündürdü isem, katabildi isem ne mutlu. Gönül ister ki insanca, kardeşçe yaşamak lakin savaşlar gönlümüze kast ediyor.
Sil