22 Ocak 2017

KARAR VERDİM

Ocak 22, 2017

KARAR VERDİM

Karar vermek; sanki hayatını başlatmak ya da bitirmek. Bazı kararlar devrim gibi. Bazı kararlar sindirimi güçten öte. Karalar bağlamak. Karara varamamak. Arada sıkışıp kalmak! Kalmak mı yoksa? Yoksa ne? Bunun cevabı henüz yok. Bunun kararı henüz yok. “Al canımı da kurtulayım.” değil. “Basıp gideyim artık yeter bu kadar!” değil. Kararım; pes etmek yahut kaçmak değil. Direnmek.

“Sonuna kadar.” deriz hep. Sonunu biliyormuş gibi. Bir şey bildiğimiz yok oysaki. Hiçbir şey bilmiyoruz aksine. Sonu olan değerli bir şey varsa o da can. Canın sonu geldi mi ağlamak, kaçmak, basıp gitmek, pes etmek gibi seçeneklerin olmuyor. Seçenek olmuyor. Yalnız tek yol; teslimiyet. 
Hayatında son bir kare görerek gitmek… Dolu ya da boş bir kare, kim bilir… İşte bunun kararı elinde değil. Ne karar verirsen ver bir gün kapını çalacak bir ölüm var peşinde, hatta yakanda. Sana gölgenden bile yakın bir şey var.

Kafam yine dolu… Taşmasından korktuğum bir doluluk bu. Taşıp bazı kuralları aşmasından korktuğum. Bazı yanlış kararlara sürükleyecek bir doluluk. Süründürecek bir doluluk. Dolu olmak her zaman iyi değildir. Özellikle bu kafanın içiyse hiç değildir. Tüm bedenine yansır. Tüm duygularına karışır. Tüm mimiklerine işler. Gülümsemen bile değişir. Hatta sen bile değişirsin. Bu yüzden meditasyon var sanırım. Bu yüzden arınma diyorlar. Kafan ne kadar düzenli ve ferah ise o kadar pozitif oluyorsun. Gülümsemen bile gülümseme oluyor.

Bekliyorum. Ama kim söyledi benim masum olduğumu. Ben daha çok derin kuyuların dibiyim. Hatta görünen yüzün aksine bir yüzüm. Ne ak ne kara griyim ben. Anlaşılan ama asla anlaşılmayanı taşıyan... 

Ben sizden biri gibiyim. Ben sizden biri gibi olmayı hiç sevmedim. Sizi sevmedim ben. Siz kukla gibi oynatılmayı severken ben kuklalarla oynamayı sevdim. Tüm tapınaklarınıza iğrenerek bakıyorum. Tüm putlarınızın üzerine bir gak emojisi yerleştirdim. Hepiniz oyunbozan iken ben kendimi feda ettim. Hepiniz bir şey anlamıyorken sizi teselli ettim. Ben hiç sizden biri olmadım. Hep rolleri değiştim. Ben bazen omuzdum sadece. Ben bazen put idim. Ben bazen sadece "Susan, üzgün kız." idim. Ben bazen yabancıydım. Bazen sadece arkadaş rolüne girdim. Bazen sevgili oldum. Hepsi bu oyunun bir parçasıydı. Hepsi size uyum sağlamanın bir dramı idi. Bitti!

Ben artık aranızda yokum. Ben artık kabuğunda yaşayan bir kaplumbağayım. Yavaşladım. Yalnızlaştım. Sustum. Uzaklaştım. Ben buyum. Sizde bundan başka her şeysiniz. Artık sesiniz bana ulaşmıyor. Artık sıkılmıyorum. Artık rol yapmıyorum. Artık kendimi duyabiliyorum. Artık arınabiliyorum. Artık yaşıyorum. Sonunda bir yol olduğunu ve tek başıma yürüyebildiğimi görebiliyorum. Sizin bazen taş bazen diken bazen çiçek bazen gölgesi olan bir ağaç olduğunuzu ayırt edebiliyorum. Karar verdim; yaşıyorum…

Sevgiyle...

P.S. (Nisan 2016 yılına ait düzenlenmiş bir yazımdır.)


"Hangi çiçek, diğerini “sarı açtı” diye ayıplar?
Hangi kuş, “farklı ötünce” diğerine yasak koyar?
Derisinden, dilinden ötürü öldürülüyor insanlar.
Ah insanlar! Her şeyi bulup kendini bulamayanlar…"
Charles Bukowski

Ziyaret ettiğiniz için;

Teşekkür ederim.