29 Mart 2017

İYİ Kİ DOĞDUN KRALİÇE!

Mart 29, 2017

İyi ki Doğdun Kraliçe!


29 Mart 1992 yılında kıvırcık saçlı bir bebek doğmuş, Ege bölgesinin en doğusunda, küçük bir kasabada. Anne ve babasının ilk göz ağrısı, kraliçesi. Gerçekten kraliçe koymuşlar adını. Neden bu ismi koyduklarını bilmiyorum ama adı gibi bir insan kendisi.

Kraliçe dünyaya geldiğinde tüm aile onu el üstünde tutmuş, tüm yaramazlığına rağmen çok tatlı bir bebekmiş. Küçük bir sitenin büyük müstakil bir evinde yaşıyorlarmış, yeşil çitleri olan kocaman bahçelerinde salıncakları bile varmış. Kraliçe 3 yaşlarına geldiğinde kendi gibi bir kız ile tanışmış. Adı Işık olan bu kız ile kısa zamanda dost olmuşlar ve her gün ama her gün uyanır uyanmaz birbirlerini eski kablolu telefonlar ile 4 haneli ev telefonlarından arayıp buluşuyorlar ve akşam saatlerine kadar oyunlar oynuyorlar, hayaller kuruyorlarmış.

Işık, o kadar yaramaz bir kızmış ki her seferinde naif arkadaşı Kraliçeyi ağlatmayı başarıyor ama ne yapıp edip barışıyormuş. Kraliçe hep yaşından olgun, aklı başında ve çalışkan bir kızmış ama gel gör ki Işık onun tam tersi nazlı mı nazlı, söz dinlemeyen ve haylaz bir çocukmuş. Tabi bunda Işığın evin küçük çocuğu olduğu için şımartılması Kraliçenin ise abla olmasından dolayı küçük yaşta edindiği sorumluluğu çok büyük bir etkenmiş. Evet, Kraliçe artık evin tek çocuğu olmaktan çıkıp ikinci plana atılmış ve küçük, minnoş bir kız kardeşi olmuş. Işık, bebeklere bayıldığı için Kraliçeyle olan dostuluğunu ikinci plana atıp onun küçük kız kardeşi Nesli ile oynamaya başlamış.

Kraliçe içten içe kıskanıyor hatta sinir oluyor bunu belli etse de Işığın kafası bir türlü durumu anlamaya yetmiyormuş. Zaman ile başka arkadaşları olmuş ve araları biraz açılmış. Ama yinede en eski dost onlarmış. Bir gün Işığın babası pembe bir bisiklet almış ve Kraliçe önde Işık ise onun arkasına oturmuş deli gibi bisikletle dolaşmaya başlamışlar. Bir anda Kraliçenin eli kolu dolaşmış ve yolun ortasında yere düşmüşler. Işığın ayağı kan içinde sızlanmaya başlamış. Bunu gören Kraliçe panik halinde "Cennet abla!" diye Işığın ablasına bağırmaya başlamış. Ama ne bir duyan ne bir gelen varmış. Işık, Kraliçenin bu halini görünce basmış kahkahayı. Kraliçe ayağı kanayan Işığın gülmesine önce şok olmuş sonra kendini yere atıp oda gülmeye başlamış. Böyle bir olayda bile gülmeyi ancak dost olanlar başarabilirmiş.

Sıcak bir yaz günü Kraliçenin babası bahçelerine bir havuz kurmuş. Bunu gören Işık, çılgın sarı mayosunu giydiği gibi soluğu Kraliçenin bahçesinde almış ve çılgınlar gibi yarım metre derinliğindeki bu havuzda akşama kadar eğlenmişler. Sitenin erkekleri ise bisikletleriyle bahçenin önünden her geçtiğinde Işık ve Kraliçe utanıp hemen çimenlerin üstüne yatıyor, sözde saklanıyorlarmış.

Zaman o kadar hızlı geçmiş ki artık Kraliçe farklı bir okula gidiyor ve Işıkla görüşmeleri çok zor oluyormuş. Sonra başka evlere taşınmışlar ve araları epey açılmış. Kraliçe her zamanki gibi olgun, aklı başında, çalışkan bir genç kız iken Işık ise çılgın, başına buyruk ve tembelmiş. Bu durum arkadaşlıklarında sorunlara sebep oluyor ve ister istemez başka arkadaşlar ediniyor, uzak kalıyorlarmış. Ama bir gün Kraliçe ve ailesi, Işıkların apartmanına taşınmış. Ve her şey bir anda değişmiş. Yine eski günlerdeki gibi görüşmeye hatta eski günlerdeki saçma oyunlar oynayıp, kimse ile yapamadıkları şeyleri birlikte yapmaya başlamışlar. Değişik kıyafetler giyip, saçma makyajlar yapıp, daha yeni yeni yaygınlaşmaya başlayan kameralarla komik videolar çekmeye kadar değişik, eğlenceli şeyler. Aralarında her ne kadar sorunlar olsa da onlar 3 yaşından beri olduğu gibi birbirlerini hep affetmeyi başarmış. Daha doğrusu Kraliçe, her zamanki gibi Işığın saçmalıklarına göğüs germiş. Ne olursa olsun o benim arkadaşım deyip bağrına basmış. İkisininde huyları birbirininden çok farklı olmasına rağmen onlar farklılıkları ile birbirlerini sevmiş, sahiplenmiş, affetmiş.

Yıl 2017, aylardan Mart ve günlerden Kraliçe. Artık o küçük kız çocuğu değil, çılgın bir Mimar. Kıvırcık havalı saçları, her zamanki gibi kendine has, özgün, rahat stili ve tüm doğallığı ile kocaman bir kadın. Hemde başarılı, kendine güvenen, azimli, güler yüzlü, doğaya aşık 25 yaşında güzel bir kadın. Hala bunları yazdığıma inanamayan ben (Işık, ben oluyorum) Kraliçeyi 3 yaşından beri çok seviyorum. Ona kızdığım, küstüğüm, anlam veremediğim zamanlar oldu. Eminim onun bana daha çok olmuştur. Ama biz bir şekilde atlatmayı, bir arada kalmayı başardık. Çünkü biz birlikte büyüdük, birlikte değiştik, birlikte güldük, birlikte ağladık. Şimdi anlıyorum ki Kraliçeyle dost olmam kadar değerli bir şey yok! O benim ailem, kardeşim, ablam hatta çoğu zaman ablam.

Benim hayatımda en az ailem kadar yeri, değeri var. Ailemin bilmediklerini bilir, ailemizle yapamadıklarımızı yaparız. Bazen birbirimize aile olur koşarız. Her şeye rağmen severiz. Farklılıklarımıza saygı duyarız. Ortak bir noktada buluşup çılgınlar gibi eğleniriz. Sonra saatlerce nefes almadan dertleşir, ağlarız. İyi ki dostuz.

İyi ki doğdun Kraliçe! Seni çok seviyorum. İyi ki dünyama senin gibi bir dost geldi. Yaşadığımız her şeyin bir değeri, bir anlamı var. Umarım hayatın doğa ile iç içe, çılgın tasarımlarla baş başa, sevdiklerinle yan yana, gülen yüzün ile daima, sevgi ve sağlık ile sürüp gider.

Nazlı dostun Işık, seni çok seviyor.
Sevgi ile...

* Çocukluğumuzun olmazsa olmazı şirinler şarkıları ile kutlanan doğum günlerimiz anısına...

Ziyaret ettiğiniz için;

Teşekkür ederim.